kokusunu al

kokusunu al
get a whiff

Turkish-English dictionary. 2013.

Игры ⚽ Поможем решить контрольную работу

Look at other dictionaries:

  • kokusunu (veya koku) almak (veya duymak) — 1) bir nesnenin kokusunu algılamak Yaz yağmuru yağdığı vakit burada toprağın güzel kokusunu duymak mümkündür. M. Ş. Esendal 2) mec. gizli tutulan bir şeyi sezmek Yılların gazetecisisin oğlum, iyi haberin kokusunu kilometrelerce uzaktan alırsın. A …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağzının kokusunu çekmek — 1. (birinin) bir kimsenin çekilmez davranışlarına katlanmak 2. (birinin) birinin her türlü isteğine, kaprisine boyun eğmek Onca yıl gurbetin kahrını, gâvurun ağzının kokusunu çekmiştik. M. İzgü …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağız kokusu — is. 1) Ağız yolunda ve sindirim organlarında çeşitli rahatsızlıklardan dolayı oluşan koku 2) mec. Bir kimsenin çekilmez davranışları, istekleri, sözleri Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ağzının kokusunu çekmek …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • bahar bayramı — is. Genellikle mayıs ayının ilk günlerinde kutlanan bayram Bir bahar bayramının ikinci, üçüncü günleri, abla kardeş kokusunu kim bilir kaçıncı defa alıyordu. O. C. Kaygılı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gâvur — is., din b., hlk., Far. gebr 1) Müslüman olmayan kimse Onca yıl gurbetin kahrını, gâvurun ağzının kokusunu çekmiştik. 2) din b. Dinsiz kimse 3) sf., mec. Merhametsiz, acımasız, inatçı Gâvur bana bir at parası vermeden kalkıp gidecek mi? M. Ş.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • gezdirmek — i 1) Birinin gezmesini sağlamak, dolaştırmak Kendisini seven, gezdiren büyük kızlar, ona abla kokusunu vermişlerdi. O. C. Kaygılı 2) Tanıtmak amacıyla dolaştırmak Konuklara Ankara yı gezdirdi. 3) e, nsz Bir şeyi başka bir şeyin üzerinde… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • karanfil — is., bit. b., Ar. ḳaranful 1) Karanfilgillerden, güzel renkli çiçekler açan bir süs bitkisi (Dianthus caryophyllus) 2) Mersingillerden, Molük adalarında, Filipinler de ve Hindistan da yetişen ve yaprakları sürekli yeşil kalan bir ağaç… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • koklamak — i Kokusunu duymak için bir şeyi burnuna yaklaştırmak veya bir yerin havasını içine çekmek, koku almak Köpekler, yılanın parçalarını kokluyor, yemek istemiyorlardı. M. Ş. Esendal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • köfte — is., Far. kūfte Genellikle çekilmiş etten, bazen de tavuk, balık veya patatesten yapılan, türlü biçimlerde pişirilen yemek Rüzgârın bazı içkili masalardan kokusunu getirdiği sıcak köftelerden bir ikisini ikram etseler... R. N. Güntekin Birleşik… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • lavantalık — is., ğı Lavanta kokusunu koymaya yarayan şişe …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”